Sarı Nokta Hastalığı
SARI NOKTA HASTALIĞI
Sarı nokta hastalığı, gözün son dönemlerde şeker hastalığı ile birlikte görme kaybına neden olan en önemli hastalıklardan biridir. Özellikle 65 yaş üzerinde gözün görme merkezini etkileyen makula bölgesi dediğimiz (sarı nokta) bölgenin ilerlediği bir hastalık. Bu hastalığın hala şu an bile kesin bilinen bir tedavi yöntemi yok. Bizim burda amacımız hastalığın ilerlemesini durdurmak ve gerekli tedavilerle kontrol haline alabilmek.
BU HASTALIK NASIL BELLİ OLUYOR?
60-65 yaş üzerinde görme azlığı, bulanık görme, merkezi görmenin kaybı şeklinde ilerleyen bir hastalık. Genel göz muayenesi sırasında tespit ediyoruz. Sorun olan kısmı, bir gözle başlıyor hastalık ve diğer göz sağlam olduğu için hastalar bir süre bunu fark edemiyor. Muayene esnasında gözbebeğini büyüterek, gözün arka tarafıyla alakalı bir hastalık gözün ön kısmından görülebilen bir hastalık değil. Göz arkasında hastalığı tespit ettikten sonra gerekli tetkikleri istiyoruz. O tetkiklerin sonucuna göre de hastalığımızın teşhisini koymuş oluyoruz. Hastalık ilerleyici bir hastalık ve 2 tipi olan bir hastalık. Bir kuru tipi var, bir de yaş tipi var. Daha sık görülen tip kuru tip. Kuru tip uzun seneler içerisinde yavaş ilerleyici formda. Yaşlı bir insanda hızlı ilerleyebiliyor. Bazen ani görme kaybı ile de gelebiliyor hastalar. Onun tedavisi biraz daha zor olabiliyor. Kuru tipte daha çok takip ve vitamin desteği ile kontrol edebiliyoruz.
NEDEN ŞÜPHELENİP GELİNMELİ ?
Risk faktörlerin en önemlisi yaş. İkinci önemli faktör kalıtsal faktörler. Ailesinde bu hastalığı geçiren veya bu hastalık olan hastalar. En çok sigara içimi çok etkili bir faktör. Beslenme bozukluğu olan, kolestrolü yüksek olan hastalar, obezite şişmanlık bunların hepsi ayrı ayrı bir faktördür.
Kuru tip ilerliyor ve belli bir seviyede kalıyor. Görme keskinliği olarak da genel de %5 ile %10 gibi bir oranda düşüyor. Merkezi görmeyi etkiliyor yani bu hastalarımız öncelikle okumada, yakın okumada, televizyon seyrederken, araç kullanıyorsa hasta tam ortada noktalar, lekeler görebiliyor, bulanık görüyor, renkleri daha solgun görüyor.
TETKİKLERDE NELER YAPILIYOR?
Tetkiklerde damardan ilaçlı film çekiyoruz boyalı bir madde vererek koldan enjeksiyon yaparak gözün arkasında ki damarlanmaya bakıyoruz. En önemli özellik hastamız kuru tip mi, yaş tip mi diye bakıyoruz. Çünkü tedavileri çok farklı. Kuru tipteyse zaten vitamin desteği veriliyor. Beslenme daha çok sebze ağırlıklı, balık tüketimi, A-C-E vitamini öneriyoruz. Hastalarımıza biz kareli kağıt veriyoruz muayeneden sonra. Kareli kağıttaki o çizgilerde eğrilmeler, kırılmalar olursa hasta baktığı zaman gördüğü cisimi eğri görür kırılmalar görür, bir bölgesini görür bir bölgesini göremez. Bu tip yavaş yavaş bu seyirde ilerliyor ama yaş tip dediğimiz hastalığımızın ikinci formu o ani görme kaybı da yapabiliyor. Çünkü gözün arka tarafında retina tabakasında hem sıvı birikimine yol açıyor hem de kanamalara yol açıyor. Biz buna muayenelerimizde anjiyo testimizde görüyoruz. Birde tomografi testimiz var. Bunlarla beraber tanıyı koyduktan sonra da hastalarımızı bilgilendiriyoruz. Maalesef yaş tipte şu an da hızlı ilerlediği için erken dönemde tespit edemeyebiliyoruz. Onun içinde son dönemlerde 5-6 yıldır iğne enjeksiyonları başladı. Göz içerisine iğne enjeksiyonları yapıyoruz. İğne enjeksiyonlarımızın sonuçları çok yüz güldürücü. Hastalarımızı muayene ettikten sonra 3 sefer muhakkak enjeksiyonlarımızı öneriyoruz ve biz yapıyoruz. Ondan sonrada yine takiplerimizi artık 3 aylık 6 aylık aralıklarla yapıyoruz. Hasta kendisi ani görme azlığı olduğunda ve görmesinde azalma olduğunda hemen gelin diyoruz. Hastalık tamamen körlüğe yol açmıyor.
ÇOCUKLAR İÇİN YAYGIN BİR HASTALIK MI?
Çocuklarımızda biz doğumdan sonra özellikle yeni doğan döneminde normal doğum mu prematüre doğum mu o bizim için çok önemli. Erken doğumsa en sık görülen hastalığımızdır. Sadece bu hastalığın ayrı tedavisiyle ilgilenen bir bölüm bile oluştu artık. Çünkü bu doğum esnasında oksijensiz kalmaya bağlı olarak gözün arka kısmında retina tabakasında yeni damar oluşumlarıyla seyreden erken dönemde teşhis edilmezse körlüğe yol açan çok ağır bir hastalık prematüre retinopatisi. Yeni doğan döneminden itibaren biz zaten ilk 3 ay içerisinde göz muayenesi yapıyoruz. Burada doğuştan kataraktlar olabiliyor. Onlarda genelde tek taraflı olabiliyor. Bunlar tedavi edilebilen hastalıklar yani sarı nokta hastalığı gibi değil. Biz bebeğimizi 6 aylıkken 1 yaşına kadar konjenital kataraktı tespit ettiğimiz zaman ameliyatını yapıp hatta çaresi olan eskiden mercek takılamıyordu şimdi artık 2 yaşından itibaren gözlere mercek takılıyor. Bu göz tembelliğini ve ileride belli bir seviyede görmenin daha iyi olmasını sağlayabiliyoruz. Bebeklerde ve çocuklarda bunlar tabi ağır hastalıklar ama tek taraflı olup çocuk doktorumuz bile bize yönlendirebiliyor. Gözün retina refleksi diyoruz o kırmızı tabakası. Fotoğraf çekildiği zaman zaten aileler farkedebiliyor. Çocuğumun bir gözünü mat görüyorum bir gözünü parlak görüyorum dediği zaman orada da yine yenidoğan döneminde retinoblastom diyoruz yani bu çocukluk çağı tümörleri artık hayati bir durum. Gözün kendi iç tabakasından kaynaklanan siniriyle ilgili bir tümoral oluşum kanser. Çok hızlı bir şekilde beyne ulaşıp ölüme kadar yol açabiliyor.
Op.Dr. Tarık Bozca
Göz Hastalıkları Uzmanı