Glutatyon Nedir, Ne İşe Yarar?

Glutatyon Nedir, Ne İşe Yarar?

Glutatyon, hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrilerin sağlıklı bir şekilde çalışması için son derece önemlidir. Hasarlanmış ya da işlev bozukluğu olan mitokondrilerin kanserleşme sürecinde kritik bir yeri vardır. Mitokondrilerin çalışması toksinler veya sağlıksız hücresel ortam nedeniyle bozulduğunda hücre solunum için oksijen yerine glukoz (şeker) kullanılan daha ilkel bir solunum formuna geçtiğinde hasarlanma başlar.

Sağlıklı kalmak, hastalıkları önlemek, performansınızı artırmak ve yaşlanmanın etkilerinden korunmak,  bağışıklık işlevi ve enflamasyonun kontrolü için glutatyon düzeyleri yüksek tutulmalıdır. Çalışmalar yüksek glutatyon düzeylerinin kas hasarını azalttığını, kasların iyileşme süresini kısalttığını, kas kuvveti ve dayanıklılığını artırdığını ve metabolizmayı yağ depolama yerine kas yapımına kaydırdığını göstermektedir.

Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, bunama (demans) ve başka birçok kronik/dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel öneme sahip olan glutatyon üç yapı taşından oluşur, bunlar  glisin, sisteine  ve glutamin  aminoasitleridir. Glutatyon vücudumuzda doğal olarak üretilir. Glutatyona “ana anti-oksidan” denilmesinin sebebi, onun serbest radikalleri yakalayarak karaciğere taşır ve burada  kendisini  yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir. Serbest radikaller, çoğu zaman normal hücre metabolik oksidasyonunun yan ürünleri ve toksik atıklarıdır. Anti-oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmediklerinde otoimmün hastalıklara, kanser gibi kronik hastalıklara yol açabilirler.

 

Glutatyon Eksikliğinde neler olur?

Vücut doğal yoldan glutatyon üretmekte ama bu yaşla birlikte azalmaktadır. Toksinler de glutatyon düzeylerinin azalmasına neden olmaktadır.

Glutatyon azaldığında serbest radikallere karşı korunamadığımız için bu moleküller vücut yapılarına zarar verebilmektedir.

Aktif Glutatyon (GSH): Glutatatyon serbest radikalleri toplayarak doyduğunda karaciğerde kendini yenilemektedir. İdeal şartlarda glutatyonun %10’u inaktif (oksitlenmiş) durumda iken %90’ı aktif formdadır. GSH olarak da bilinen aktif glutatyon %90’ın altında düştüğünde serbest radikallerle savaşı kaybetmeye başlarız. Toksinler daha da biriktiğinde GSH azalmaya devam eder. GSH %70’in altına düştüğünde bağışıklık sisteminde bozulma görülür.

 

Glutatyon Eksikliği Neden Olur?

Vücudumuzdaki glutatyon (GSH) düzeylerindeki eksiklik iç ve dış faktörler olmak üzere iki kategoriye bağlı olabilir.

İç faktörler vücudumuzda bağışıklık, DNA onarımı, oksidatif stresten korunma gibi çeşitli süreçlerin önemli bir parçası olan glutatyona duyulan gereksinimin artmasıyla ilgilidir. Her gün maruz kaldığımız toksik ve zararlı maddeler gibi dış faktörler  kayda değer miktarda glutatyonun detoksifikasyon için kullanılması sonucunu doğurur.

Bu maddelerden bazıları şunlardır:
asetaminofen (parasetamol) , aseton, çözücüler (tiner), akaryakıt ve yan ürünleri
ağır metaller (civa (dövmeler), kurşun, kadmiyum, bakır vb.)
böcek öldürücüler (pestisitler), zirai mücadele ilaçları (herbisidler)
nitratlar ve kimyasal gıda katkıları (salam, sosis, tütsülenmiş gıdalar vb)
yapay tatlandırıcı aspartam, sentetik gıda boyaları
benzopirenler (sigara dumanı, mangal dumanı, egzos dumanı vb.)
alkol, ev temizlik ürünleri (deterjanlar, çamaşır yumuşatıcılar, oda kokuları, naftalin, temizlik malzemeleri, beyazlatıcılar vb.)
mutfak malzemeleri (yapışmayan tava kaplamaları, plastik saklama kapları, konserve kutuları ve karton ambalajların iç kaplamaları vb.)
formaldehid ve stiren (fotokopi ve printer toner mürekkepleri), klorlu su
röntgen ışınları, UV radyasyon
Elektromanyetik alanlar (EMF), Endüstriyel atıklar.

Diğer dış faktörler:
Yetersiz beslenme – kofaktör olan vitamin ve minerallerin eksikliği sonucunda glutatyon sentezi yetersiz kalır, başka antioksidanların yetersizliği de glutatyonun harcanmasına neden  olur;
kronik stres, kaygı, endişe, depresyon
gece saatlerinde ışığa maruz kalınması melatonin salınmasını baskılayarak glutatyonun azalmasına neden olur (başucu lambaları, cep telefonu, tablet gibi cihazların ekranından yayılan mavi ışık)
yaş – 20 yaşından sonra doğal glutatyon üretimi her on yılda ortalama %10 azalmaktadır.

Bu faktörlerin tümünden kaçınmamız mümkün değildir ama pek çoğunu düzenli yaşam tarzı, toksinlerden kaçınma ve detoks yaparak minimize edebiliriz.

 

Glutatyon Düzeylerini Artıran Besinler ve Destekler

Karaciğerde glutatyon üretimini artırmaya yardımcı olan besinler (glutatyon prekürsörleri) arasında kükürtten zengin olan sarımsak, soğan, brassica grubu sebzeler (brokoli, lahanagiller, su teresi, karnabahar, brüksel lahanası), radika, şalgam sayılabilir.

N-acetyl-cysteine (NAC) glutatyon üretimini uyaran değerli bir destektir. Ucuz ve hızlı etkilidir. NAC ile GSH düzeylerindeki yükselme birkaç saat süren geçici bir yükselmedir.

SAMe – S-adenosyl-methionine – kısmen sisteine dönüştürelen bir methionin türüdür, siroz ve kolestaz tedavisinde kullanılır. Duygu durumunu stabilize eden popüler bir destektir.

Folat, vitamin B6 ve vitamin B12, biotin gibi metilasyon nütrientlerini içeren karaciğer, mercimek, ıspanak, kuşkonmaz, avokado, maydanoz, pancar, börülce tüketilmesi önerilir.

Melatonin hormonu uyku ve uyanıklık döngüsünü düzenleyen hormondur, beyindeki epifiz bezi tarafından üretilir. Melatonin kana gece salınır ve üretimi büyük ölçüde ışığa bağlıdır.  Melatonin aynı zamanda çok güçlü bir antioksidandır. Başka antikosidanları uyarma özelliği vardır.  Melatoninin beyin, karaciğer, kaslar ve kanda GSH düzeylerinin etkili biçimde artırdığı gösterilmiştir. Bilinen tek doğal melatonin kaynağı vişnedir.

Magnezyum glutatyon sentezi için önem taşıyan gamma glutamil transpeptidaz enziminin çalışması için gerekli olan bir mineraldir. Günde 490- 700 mg alınması önerilmektedir. Balık, ıspanak, kabak, balkabağı çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, fasulyegiller, ceviz, badem, yerfıstığı zengin magnezyum kaynaklarıdır.

Çinko eksikliği özellikle kırmızı kan hücrelerinde aktif glutatyon düzeylerinin düşmesine yol açar. Ancak yüksek çinko düzeyleri de toksiktir. Yetişkinlerde önerilen günlük alım 8-11 mg dır. En zengin çinko kaynakları istiridye, kırmızı ve beyaz et, kabuklu deniz ürünleridir. Bitkisel kaynaklardaki çinkonun biyoyararlanımı hayvansal kaynaklara nazaran çok düşüktür.

Selenyum, vücudun glutatyon üretimi ve geri dönüşümü için önemlidir. Brezilya fındığı, sardalya, pisi balığı, otlak hayvanı etleri, hindi, karaciğer, tavuk, yumurta, ıspanak selenyumdan zengin gıdalardır.

Milk thistle (silymarin) glutatyon düzeylerini yükseltir. Karaciğeri temizleyici, koruyucu ve yenileyici özelliğiyle tanınmaktadır.

α-Lipoik Asit aktif glutatyon (GSH) düzeylerinin artmasına yardımcı olan bir destektir. Günde 300-1200 mg Alfa lipoik asit ayrıca insülin duyarlılığını artırmakta ve diyabetik nöropati semptomlarını azaltmaktadır.

Fiziksel aktivite glutatyon düzeylerinin artmasını sağlar. Haftada en az üç defa günde 30 dakikalık yoğun egzersiz vücudun antioksidan savunmasımı artırmaktadır.

C Vitamini kırmızı kan hücrelerinde ve lenfositlerde glutatyon düzeyini artırır. Turunçgiller (portakal, greyfurt), kırmızı ve yeşil biber, çilek, kivi C vitamininden zengin besin kaynaklarıdır.

E (karma tokoferol formunda) vitamini glutatyon ile birlikte çalışan önemli bir antioksidandır. Glutatyonun geri dönüşümüne (C vitamini ile birlikte) yardımcı olur. Badem, tatlı patates, avokado, ıspanak, ayçiçeği, balkabağı, alabalık, zeytinyağı E vitamininden zengindir.Glutatyon üretimini uyaran baharatlar zerdeçal, tarçın, kakule ve çörekotudur